7 Temmuz 2022 Perşembe

17 . Basın Açıklaması

    

   Siyah beyaz motifli ahşap yatağımdan kalktığımda saat sabahın altısını gösteriyordu. Evimin küçük banyosunda yer alan lavabo da yüzümü yıkayıp, saatinde daha erkan olmasını düşünerek birazda oyalanarak yüzümü tıraş ettim. Sakallarım sertleşmeye başlamıştı. Daha kaliteli bir tıraş köpüğüne ihtiyacım vardı.

    Bir yandan geçen akşam Atamanların evinde olanları kafamdan geçiriyordum. Beynimin içindeki durum benzetme yapmam gerekirse bir duvarda birbirine dolanıp kalmış sarmaşıklar gibi karma karışıktı. Akşam nasılda bir tiyatrocu edasıyla rolümü eksiksiz oynamıştım.

    Aynadaki yüzüme bakarak gülmeye başladım. Ayşe bu halimi görse benimle alay eder. “Deli” derdi sanırım o neşeli sesiyle.

    Kafamdan geçen her şeyi kullanılmış tuval kağıdı gibi çöpe atmak geldi içimden.  O kadar kolay değildi tabii ki. Hem istesem de  yapamazdım. Ok yaydan fırlamıştı bir kere. İntikam duygum tüm yaşamımı bir kanser hücresi gibi zapt etmişti. Nefes almak, su içmek gibi temel gereksinimlerimden daha çok arzuladığım bir duygu haline gelmişti. En azından şuana dek böyle hissediyordum.

    Hayatımı değiştiren o cümleleri Ahmet amcanın ağzından duyduğum andan itibaren bir puzzle gibi dağılmıştı hayatım.

    Nasılda değişiyordu insan hayatı bir anda. Meğerse aile denilen o naif kavram bütünlüğü nasılda bende hiç yokken intikam duygumun temelini oluşturuyordu.

    Boş vermek. Saçma ve gereksiz fikirlerin yerine gerçek bir aileye sahip olmak istemez miydim? Çocukken hep bunu arzulamıştım. Halbuki çoğu çocuk buna zaten sahipti.

    Hayallerimin birkaçı hariç gerçekleşmemesi ve hayatın içinde yalnızlığın öğrettikleri ile insanları daha derinden tanıma fırsatını yakalamıştım. Yalnızlığın iyi tarafları vardı. En kötü tarafıysa yalnızlığa insanoğlunun yavaş yavaş alışmasıydı.

    Evden boş mideyle kahvaltı yapmadan çıktım. Arabaya atlayıp Ataman Holding’e geçtim. Akşam olanlar hemen basına yansımıştı. Anlaşılan kulüpte olanlar hemen servis edilmişti basına.

    Yalaka muhasebe müdürü Şerafettin Bey’i gördüm. Elinde bir gazete kafası tümüyle gazetenin içinde kuma gömülmüş deve kuşlarına benziyordu.

    “Günaydın” deyip bugün çıkan bütün gazeteleri biriyle bana gönderip gönderemeyeceğini sordum.

    Beni tebrik ederek çok büyük bir iş başardığımdan dem vurdu. Daha geçen gün ona yaptıklarımı ne çabuk unutmuştu. Kendisine ufakta olsa rant sağlamanın, patronun yanında olan bir yönetici portföyü çizmeye çalışıyordu. Zaten bu tiplerin çoğunluğu böyle değil miydi?

    Cümlesini tamamlamasının ardından bana çay söyleyeceğini söyleyerek yanımdan ayrıldı. Çayımı yudumlamaya başlamıştım ki: elinde gazetelerle kapı da göründü. Gazeteleri masanın üzerine sıralayıp,  atılan başlıkları incelemeye başladım. Neredeyse tüm gazetelerde manşetten verilmişti haber.

    Manşetlerin aradığı cevapsa ortaktı. Başarısız olan bu suikast girişimi Levent Ataman’a kim ya da kimler tarafından yapılmıştı. Suikast girişiminin asıl amacı neydi?

    Gazetelerdeki manşetlerse şöyleydi:

    - Büyük iş adamına suikast girişimi!

    - Levent Ataman’a suikast düzenlendi.

    - Kim? Neden? Bu iki kelimenin altında Levent Ataman’ın fiyakalı bir fotoğrafı.

    - Ataman Holdingin başkanı ölümden döndü. 

    Televizyonların sabah bültenleri son dakika haberi olarak veriyordu olayı. Muhtemelen kulübün haber verdiği kanallar gece yarısı kuşağında suikast girişimini son dakika, flash haber şeklinde vermişti bile.

    Holding’in içi cadı kazanı gibi kaynıyordu. Herkes olanı-biteni merak içinde Levent Bey’in bir basın açıklaması yaparak hem holdingin borsada düşen itibarını önleyeceğini hemde düşmanlarına gözdağı vereceğine eminde. Bazı personellerse bu konu hakkında hiç yorum yapmamayı tercih ediyordu.

    Levent Bey, Holding’in girişinde basın mensuplarını yararak zorda olsa geçerek ana kapıdan içeri giriverdi. İçeri girmesinin ardından yaklaşık bir dakika sonra telefonumun çaldı. Arayan Levent Bey’di:

    - Günaydın. Talimatıma uyman beni sevindirdi. Sabah özellikle yanımda bulunmaman ikimiz içinde iyi oldu. Beni hedef alanlar artık seni de hesaba katacaklar. Dikkatli olmamız gerekli. Şimdi ana bina girişine, lobiye gel. Basın açıklamasında yanımda bulunmanı istiyorum.

    Durum iyice karışacaktı. “Peki efendim. Geliyorum.” diyerek telefonu sonlandırdık.

    Ana kapı girişi adeta bir basın ordusuyla kuşatılmıştı. Levent Bey talimat vererek basın açıklaması için lobi de ufak tefek düzenlenmeler yapılmasını istedi. Yaklaşık on dakika içinde gerekli düzenleme yapılmıştı.

    Son hazırlıkların tamamlanması ile masadaki yerimizi aldık. Ortada Levent Bey, sağında ben, solunda ise: Ataman Holding’in genel müdürü Akın Yaşar bulunuyordu.

    Levent Bey sakin gözükmeye çalışıyordu. Siyasette geçirdiği yıllar, ciddi olaylar karşısında soğukkanlı olmasını ve nasıl davranması gerektiğini öğretmişti anlaşılan.

    Ağır ve sakin bir ses tonuyla:

    - Öncelikle burada bulunan basın mensuplarına, gazeteci ve televizyoncu arkadaşlar ile iyi ve kötü günümde hep yanımda bulunan tüm personelime teşekkür etmek istiyorum. Dün akşam yaşadığım bu vahim olayda benim canıma kast etmek için yapılan başarısız suikast girişimine ilişkin basın açıklamasını yapmak üzere burada toplanmış bulunmaktayız.

    Kolluk güçleri bu konuyu araştırmak için gerekli tahkikatı başlattılar. Bu olay aynı zamanda adli olarak savcılık tarafından araştırılıyor. Kimlerin bu hain saldırıyı gerçekleştirdiğini inanın bende bilmiyorum. Yapılan soruşturma neticesinde olayın aydınlatılacağına eminim.

    Buradan bu suikast girişiminde bulunanlara sesleniyorum. Her ne dertleri varsa ben buradayım. Çıksınlar karşıma. Bir erkek gibi açıkça ne istediklerini söylesinler.

    Ben Levent Ataman olarak ne devletime, ne milletime ne de herhangi bir insana karşı böylesine açıkça bir şekilde hayatım boyunca yaklaşmadım. Bu hain eylemi gerçekleştirmeye çalışanlar korkak adamlardır. Karşımıza çıkmaya cesareti olmayan insanlardır.

    Sesi hala aynı tonda ve dingindi. Önünde duran bardaktan bir yudum alarak boğazını rahatlatıp, sözüne kaldığı yerden devam etti.

    - Sayın basın mensupları söyleyeceklerim bundan ibaret. Müsaadenizle soru-cevap bölümüne geçebiliriz. Dedi.

    Gazetecilerin çoğunun eli havada, tahtaya kalkmaya çalışan hevesli öğrencileri andırıyorlardı. Beklenen o soruyu sormak için seçilmeyi bekliyorlardı.

    Saçları kısa küt seçim, gözlüklü genç bir bayan gazeteciyi işaret etti Levent Bey.

    Bayan gazeteci ayağa kalkarak kendini tanıttıktan sonra o beklenen soruyu tüm meslektaşlarından önce sormanın tadını çıkara çıkara yavaşça bir biçimde:

    - Levent Bey size ve ailenize öncelikle geçmiş olsun. Basın açıklamasında belirttiniz. Fakat suikast girişimini size düzenleyenler hakkında bir isim vermediniz kamuoyuna. Bir tahmininiz varsa açıklamanızı ve bu kişilerin neden size böyle bir eylemi düzenleme amacını söyler misiniz?

    Gazetecinin sorusunu tamamlamasıyla Levent bey cevap için söz alarak:

    - İnanın bende bilmiyorum. Bende şuan sizin gibiyim. Ama öğrendiğimde basınla paylaşacağımdan emin olabilirsiniz.

    Siyasi bir yalan gibi çok rahat söylemişti bunu.

    Geri kalan tüm sorular, birkaçı şirketin bu durumdan nasıl etkilenip etkilenmediği yönünde genel müdür Akın Yaşar’a sorulmasının dışında benzer sorulardı.

    Basın açıklamasını sonlandırmak için Akın Bey:

    - Sayın basın mensupları başka bir sorunuz yoksa şayet basın açıklamasını sonlandıracağım.

    Orta yaşlarda olan göbeği yeni çıkmaya başlamış bir erkek gazeteci elini kaldırarak söz almak istediğini söyledi.

    Akın Bey:

    - Buyrun tabii.  Diyerek sözü kendisine verdi.

    Erkek gazeteci:

    - Müsaadenizle sorumu Levent Bey’in yakın korumasına sormak istiyorum.

    Levent Bey ile göz göze geldik. Tuzak bir soru soracağına ikimizde emindik. “Tabii” sorabilirsiniz manasında kafamı salladım.

    Sorunuza kaldığı yerde devam ederek gazeteci:

    - Birden fazla sorum var. Umarım hepsini cevaplarsınız. Olay esnasında sizin de orada olduğunuz söyleniyor. Olay esnasında orada mıydınız? Suikastı düzenleyen kişileri gördünüz mü? Suikast girişimi olduğunda tam olarak ne düşündünüz? Ne yaptınız? Levent Bey’i oradan çıkarmak için.

    Hemen cevap verilecek basit sorular değildi gazetecinin sordukları. Üç dört saniye sessiz kalarak, kendime düşünmem için fırsat tanıdım.

    Gazetecinin göbeğine takılmıştım. Acaba bu göbeği içki ile arası iyi olduğu için mi? Yoksa işte geçen stresli dakikalar neticesinde kendini mutlu etmek için yediği yemekler neticesinde mi oluşmuştu. Belki de spor yapmamasıydı. Hepsi olabilirdi.

    Cevabıma gelince:

    - Suikasttan yani ciddi bir saldırıdan bahsediyoruz. Saldıran kişi hedefe yönelirken, tam olarak hedef olan kişi bundan genelde habersiz olur. Levent Bey umarım beni yanlış anlamaz. Tam olarak, av ve avcı durumu.

    O an tek düşündüğüm korunmakla mükellef olduğum kişiyi zarar görmeyecek bir durumda emniyetli yere götürebilmekti. Akabinde ilk sorunuza gelince bu detayı ilgili yerler dışına anlatmak, paylaşmak istemiyorum. Anlayışınız için şimdiden teşekkür ediyorum.

    Cevaplarımla basın açıklaması noktalanmış oluyordu. Basın ordusu dağılmaya başlamıştı.

    Levent Bey ile adliyenin yolunu tutup, ifadesini savcılığa vermesinin ardından köşke geçmiştik. Adliye de kendisi müşteki sıfatıyla bense olayın bir numaralı tanığı olarak ifademi vermiştim. Tüm olanı savcıya aynen anlatmıştık ikimizde.

    Basın açıklamasında Levent Bey’in eşi ve çocukları yanında yoktu. Kendisi özellikle köşke kendisini beklemelerini söylemişti ailesine. Köşke vardığımızda Gülşen hanım, Barış bey ve kızı İdil Hanım büyük salonda bekliyorlardı. Ayrıca Barış beyin eşi ve küçük oğlu Atalay’da oradaydı. Televizyonlar tekrar tekrar basın açıklamasını veriyordu. Levent Bey hizmetçisi Zeynep hanıma televizyonu kapatmasını söyledi. Sonra koltuklarından birine yorgunluğu belirtecek şekilde geçip oturdu.

    Eşi Gülşen hanıma:

    - Birkaç günlüğüne olsun hep beraber Bursa’daki at çiftliğine geçelim mi? Hepimize iyi gelecektir. Hem de tatlı torunumuzu sevmek için biraz vakit bulmuş oluruz. Ne dersin Gülşen.

    Sıkıntılı olduğu yüzünden belli oluyordu Gülşen hanımın. Yine de “olur” manasında isteksizce onayladı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yap: