29 Ağustos 2008 Cuma

Şimdi Yeni Şeyler Söyleme Zamanı

Geleceğe umutla bakmak diye bir tabir var. Hani insanı motive eden. Hemen yanı başımızdaki klasik kült cümlemiz. Özellikle bürokratlara, ensesi kalın patronlara soruyorum. Ben aldığım memur maaşımla geçinemezken gizli işsizler dahil 10 milyondan fazla genç işsizi bağrında barındıran toplumumuz, insanlarımız, ailelerimiz nasıl geçinsin. Şimdi yeni şeyler söylemenin zamanı olmalı arkadaşlar.
 
Herkesin siyasi, ideolojik, bağ kurduğu ırkçı, mezhepçi v.s. ne kadar abuk sabuk görüş varsa herkesin kafasını önüne alıp ilerici fikirleri kendine rehber edinip düşünmesi gerekli. Partiler bize ne kazandırdı şimdiye kadar. Her seçim döneminde değişik ritüeller, propagandalar izleyip durdular. Ve hep aynı yalanları yutturdular değişik oyunlarla. Çoğunluğu bilinçli- entellektüel olan belli kesimler seçimlerde sandığa gitmeyerek tepkisini ortaya koymaya çalıştı. Verilmeyen her oy, verilen oyun yüzdesini yükseltti. Ekonomi diliyle sandığa düşen pusulanın kar marjı arttı.

Sıkıldım artık hergünü tek düze yaşamaktan. Ve yinelenen haberlerin çoğaltılmış kopyalarını televizyonda izlemekten. Şimdi yeni şeyler söyleme zamanı. AKP'de bakanlık yapan Turhan Çömez diye bir milletvekilimiz vardı mesele. İstifa edip yurt dışına kaçmak zorunda bırakıldı. Neden peki? Hiç soruldu mu? Soruşturuldu mu? bu gidişi. Kurcalandı mı? Çünkü; o da gördü bazı rant kapılarını, Susmadı. Konuştu ve sürüldü sınır dışına. TSK'de İlker Paşa'dan önce Yaşar Büyükanıt, Genel Kurmay Başkanı'ydı. Şimdi hakkında askeri-sivil yargı tartışmasının gölgesinde dava açılacağınan söz ediliyor. Neden? Okumamızı, sorgulamamızı ve en kötüsü düşünmememizi istemiyorlar. Toprağını düşünen halk düşmandan sayılıyor. Yazıklar olsun ki; bir Almanın, bir İngilizin veyahut bir Fransızın elinde olan özgürlüğü yurdum insanı doyasıya yaşayamıyor. Ne yazık ki; koyun gibi güdülmekten kurtulamadık hala. Ve düşünmenin isyana teşvik sayıldığı bir vatanda yaşıyoruz.

Arkadaşlar bana kalırsa siyaset insan doğasının şah damarı. Var olmanın ereği onda gizli. Dünya döndükçe; ekonomiye bağlı olarakta politika kavramı; kişilerden ve kurumlardan yana yüz değiştirerek sürecek. Bizim dünyanın en genç nüfusuna sahip ülkelerden birisi olarak haklarımızın verilmesini beklememez gerekli. Zaten fazlasıyla bekledik. Haklarımızı kendimiz ellerimizle söke söke almalıyız. Öyle topraklarda yaşıyoruz ki: insanımızın aç kalması normal koşullarda olanaksız. Dünya milletleri içerisinde asimile uğrayan, dış tehditlere karşı oldukça elverişli devletler arasındayız. Avrupa Birliği bile bizi ortak pazar olarak görüyor. Nedeni belli. Ticarette çıkar ilişkisi geçerlidir. Yeraltı zenginliklerimiz, genç nüfusumuz, coğrafi özelliklerimiz v.s. v.s. katılmaya çalıştığımız birliğe artı gelen bazı değerlerimiz olmasa neden alsınlar birliklerine bizi.

Şimdi yeni şeyler söylemenin zamanı olmalı. Yaşamanın bir anlamı varsa. Birileri bizi uykuda öldürmeden önce, bizim derin uykulardan uyanmamız gerekli.Belki olayı abarttığımı düşünebilir bazıları. Olsun sorun değil. Eğer Mustafa Kemal Atatürk'te diğerleri gibi düşünseydi. Bugün Türkiye Cumhuriyeti diye bir devlet yoktu dünya da. Çok şey değil istediğim (iz). Yabancıya peşkeş çekilen topraklarımızın ülke gençliğinin hizmetine verilmesi... Üretilmesi, diğer büyük devletler gibi başarının tadına ulaşmak arzularımız. Yine çok mu şey istiyorum(z) yoksa.