20 Aralık 2013 Cuma

Adalete Dayanmayan Kuvvet

Kuvvete dayanmayan adalet aciz, adalete dayanmayan kuvvet zalimdir. B.Pascal

    Gazeteler ikiye bölündü. Hükümetin tarafını tutanlar, diğer tarafta muhalefetin lehine yazı yazanlar...

    Adalet arayan milyonlar, oy veren onca yurttaş, televizyonlarda dönen bir sürü laf-ı güzaftan zırvalıktan, artık herkes bıktı bu tiyatro oyunlarından,

    Sade bir vatandaş olarak kimsenin tarafında değilim. Yani bitarafım. Soruyorum sizlere sabah tarlayı çapalayan köylü Hatçe abla adına, devletine hizmet eden memur Ali adına, veresiyelere rağmen dükkanının kapısını açık tutan Mehmet amca adına, onlarda kuşku içinde soruyordur eminim.

    Dini kullanıp devlet bankaları başta olmak üzere özel bankaları da dolandıranları,

    İki günde köşeyi dönen bürokratları,

    Memleketin her yerini kendi arka bahçesi sanan tüm iş adamları ve siyasileri,

    Sonu gelmeyen ceza davaları, masumu süründüren, kaçakçıyı kral, yoksulu daha da yoksul hale getirenleri, yani bu düzeninin içinde olan onca üçkağıtçıları halk artık sinesinde bir yara olarak istemiyor, bırakın halkı hak katında yerleri olmayacakların koltuklara yapışıp kalmaları kanımı donduruyor.

    Ve yazımın girişinde Pascal'ın bir sözünü kondurdum. Adaletle ilgili böyle anlamlı tonla söz söylenmiş. Pekala gereğini yapan nerede bizim memlekette. Yurt dışında olsa bırakın istifayı ülkesini terk ederdi o bakan veyahut siyasi. Afrika kabile devletleri bile bizden daha demokrat.

    Ha ayrıca muhalefet -nasıl eleştireceğini değil. Nasıl öldürürüm iktidarı onun derdinde. Bu da değil demokrasi. Çünkü: onlarda tam olarak nedir? ne değildir? bilmiyor demokrasiyi. Yani anlayacağız iktidar ve muhalefet ikisi de birbirinden beter.

    Ama adalet düzeni sağlayamazsa, düzen kendi adaleti sağlar. Toplum bilinci bu fikri ortaya koydu çok kısa bir zaman önce buna şahit olduk. Taksim Gezi Parkı olayları biraraya gelemez denen toplulukları tek çatı altında toplamayı başardı. Tabular yıkılmaya başladı böylece.

    Bakan çocukları, iş adamları, belediye başkanı ve daha niceleri...

    Bunlar o kirli denizden sadece bir damla...

    Umarım yakında buzdağının altıda üstü gibi tüm olana bitene rağmen cesaretle üstüne gidilerek olay kamuoyu vicdanına teslim edilir -adaletle...
    
    Ha unutmadan ekleyeyim. Adalet bir gün hepimize lazım olabilir beyler. Hele de bu canım memlekette...

16 Aralık 2013 Pazartesi

Sınıflarımız (PISA) Testini Geçemedi, Sınıfta Kaldı


Çarpım Tablosu


    Kara tahtalı, tebeşirli öğrencilik yılları geride kaldı. Hey gidi günler diyecek kadar yaşlı değilim. Fakat insan yine de geçmişe dair iyi olan her şeyi özlermiş.

    Altta verdiğim istatistik bilgilerini okumadan önce okul dönemimizde sınıflarda hep bir gürültü, haşarılık, haylazlık, hababam sınıfı modu neredeyse hepimiz geçirmişizdir. Anlaşılan dünden bugüne fazla bir şey değişmemiş. (PISA) testi bize bu sonucu veriyor beyler, bayanlar...

    “Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA)” adıyla, Birleşmiş Milletler (BM) Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkelerin ortaöğretimdeki eğitim kalitesi üzerine en önemli referans araştırmasını yapan kuruluşlardan biri.

    Paris’te 2012 yılına ait açıklanan sonuçlara göre, Türkiye genel kategoride 65 ülke arasında 44’üncü sırada yer alabildi.

    Devlet okulu veya özel okul ayrımı gözetilmeksizin 15 yaştan büyük 400 bin öğrencinin katılımıyla gerçekleşen araştırmada, ‘matematik’, ‘metin anlama’ ve ‘fen bilimleri’ alanlarındaki seviye değerlendirildi.

    Temel matematik formüllerini anlamada 62, formel matematikte 25 ve uygulamalı matematikteyse 30’uncu sıradayız.

    Fen bilimlerinde 42, metin okumadaysa 40’ıncıyız.

    Maalesef her üç alanda da OECD ortalamasının gerisindeyiz.

    Araştırmanın birincisi Çin oldu.

    Onu, Singapur ve Hong Kong izledi.

    OECD; 2000, 2003, 2006 ve 2009 yıllarında da üyelerini PISA testinden geçirmişti.

    2003’ten 2006’ya dek düşüş yaşamıştık. Son altı yılda artış trendindeyiz.

    Raporun Türkiye'ye ayrılan kısmında, “Türkiye düşük performans gösteren öğrenci ve okulları hedef alan politikalar izleyerek, en çok ihtiyacı olan bölgelere ve okullara kaynak ayırdı. Kısa bir süre içinde gözle görülür başarı katedilebileceğini ortaya koydu.” ibaresi yer alıyor.

    Türkiye raportörü Francesco Avvisati, sınıf disiplini eksikliğinin bizim için ciddi problem olmaya devam ettiğini belirtiyor: “Son 10 yılda bu şikayetler azalmış olsa da, hâlâ öğretmenlerin sınıfta sessizlik sağlayarak derse başlamakta zorlandığı az sayıdaki ülkelerden birisi.”

12 Aralık 2013 Perşembe

Ahmed Arif'ten Leyla Erbil'e Mektuplar


    Ahmed Arif’in ‘Hasretinden Prangalar Eskittim’ kitabındaki şiirlerin önemli bir bölümünün temmuzda kaybettiğimiz ünlü yazar Leyla Erbil’e yazıldığı ortaya çıktı. Arif’in Erbil’e yazdığı mektuplar “Leylim Leylim” isimli kitapta toplandı.

Leylim Leylim – Ahmed Arif’ten Leylâ Erbil’e Mektuplar 

1954-1959 -ve 1977’de Son Bir Mektup, Ahmet Arif, 

Türkiye İş Bankası Yayınları



    İşte büyük şairin yine Leyla'sına yazmış olduğu bu kitaba ismini veren Leylim - Leylim şiiri;

Leylim - leylim dünyamızın yarısı
Al - yeşil bahar,
Yarısı kar olanda
Gene kavim - kardaş, can - cana düşman,
Gene yediboğum akrep,
Sarı engerek,
Alnımızın aklığında puşt işi zulüm
Ve canım yarı geceler
Çift kanat kapılarına karşı darağaçları,
Mahpusanede çeşme
Yandan akar olanda,
Gelmiş yoklamış ecel
Kaburgam arasından.
Yoklasın hele...

Çağıdır, can dayanmaz,
Çağıdır, en çatal, en ası,
Cehennem koncası memelerinin.
Çağıdır, kırk gün - kırk gece
Kolların boynuma kement,
Ha canım kötüye inat...
Vah ki ne desem,
Kurşunları namlulara sürülü,
İ'kelleri kan,
Baskıncılar uykumuzu yıkar olanda,
Alır yüreğim:

Yankın yasak, aynalara.
İnemem bahçende talan,
Tam, boş yanı bu, derim namussuzun,
Tam, bıçağım cehennem gibi güzelken,
Aklıma düşüyorsun
Ellerim arık...

Bilmiş
Bütün zula'lar
Eğri hançer, kara mavzer, kan pusu.
Ve insan düşüncesinin o en orospu,
O en ayıp, frengili yemişi,
Çıldırtılmış uranyum
Bilmiş,
Bilsinler!
Sana nasıl yandığımı
Uuuuy gelin...

İşte kan tutmuş korsanlar,
Haramla beslenmiş azgın,
Düzmece peygamberler
Ve cüceleri
Ve iğdiş ve aptal kölelerine karşı,
İşte bir kez daha
Bu can bendeyken,
Delin, divanenim işte
Uuuuy gelin...

Bu yasaklar,
Firavun kalıntısı.
Yoksun,
Akdan - karadan.
Gizline, canevine kurulu faklar.
Gün ola, umut kesip korkunç yetinden,
Murdar tutkusuna dünyasızlığın,
Gün ola, düşesin bekler.
Düşme!
Ölürüm...
Gözlerinden, gözlerinden olurum.

Leylim - leylim
Ayvalar, nar olanda
Sen bana yar olanda.
Belalı başımıza
Dünyalar dar olanda.