29 Şubat 2012 Çarşamba

Doğduğu Yerde Ölen İnsanlardan Olmayın

Gözümü açıyorum yeni birgüne...

İçimde buruk bir heyecan mekan tutmuş. Farklı şeyler beklerken hayattan. Verdiğiyle yetinmeyi öğreniyorsunuz. Haberleri izleyip haline şükredenlerdenim anlayacağınız.

Fakat ülke geneli için bunu söylemek mümkün değil. Mümkünden ziyade imkansız gibi birşey.

Van'da deprem oluyor. Yapılan yardımlar başkalarının cebine giriyor. İnsanlar kaldıkları çadırların içinde soba yüzünden yanıyor ailecek.

Stata gidip maç izlemenin bile bir anlamı kalmadı. Maçın sonucu belli şike meselesi yüzünden. Takımlar birbirine maç satıp duruyor. Sonrası malum: mahkemelik meseleler.

Televizyonlarda birbirinin kopyası diziler. Aynı sakızı dolapta çiğnemiş hissi veriyor insana. Tad farkı yok yani... Allah'tan arada verilen sinema filmleri varda farklı şeyler izleme fırsatını yakalabiliyoruz.

Etteğim lafların hepsini şunun için söylüyorum.

Doğduğumuz yerde ölüyoruz çoğumuz. Benzetme yapmak gerekirse. Saksısında ölen çiçekler gibi insanlarımızın çoğu. Bir kere yurt dışına gitmeyi bırakın. Hayatında tatile çıkmamış insanımız var bu memlekette. Ömrü çalışma da, emekliliği ise mezarlıkta biten insanlarımız.

Tavsiyem şunun için yaşayın. Güya ben bunun için yaşamaya çalışıyorum. Hayallerimi bunun üzerine inşaa etmeye çalışıyorum.

Doğduğu yerde ölen insanlardan olmayın!...

Farklı mekanlar gezin, görün. Farklı kültürlerin yemeklerini deneyin.

Farklı insanlar tanıyın. Paylaşın. Muhabbet edin.

Hayatın tadını çıkarın kısaca...

Giden günün ömürde telafisi yok çünkü...

9 Şubat 2012 Perşembe

Şimdi Uykudan Uyanmışsın

Tükenip gidiyor ömür dediğin
Misal;
şimdi uykudan uyanmışsın,
daha gözlerin açılmadan aklına ilk o geliyor...

sonra pencereden dışarı bakıyorsun,
kar yağıyor şehrin üstüne usul usul

kümülüs bulutları yavaşça akıp geçiyor binaların üstünden

aklım; firari bir güvercin gibi emanet edilmiş sana
dilimdeyse avutulmamış düşlerin yitik heyecanları tedirgin

bakma böyle sakin durduğuma,
alnımdaki her bir çizgi, anlam yüklü olabildiğine,

... gülüp geçiyorum artık herşeye
ne sevda dem tutuyor yüreğimin telvesinde
ne kavgalarda uslanmayı biliyor şah damarımın gerginliği

bir yudum kahve ile gelen sigara hızır gibi imdadına yetişiyor
biri damarlara serum niyetine,
diğeriyse geride kalan herşeyin üstünü örtüyor,
hele de paslı hatıraların en giriftar yerlerini...

...işte birgünde böyle geçti cancağızım ömrümüzden,

işte birazda böyle eksildik hayattan,
neticeye varamadan,
Hatice'ye bakamadan,

yaşıyoruz işte,
yaşamak denirse bu menem şehirde...

Edremit / Balıkesir - 16 Şubat 2009

8 Şubat 2012 Çarşamba

Bizim Memlekette

Baya zaman oldu birşeyler üstüne yazmayalı.

Kafam boş değil şu aralar. Yazmak için pek vaktim yok.

Siyaset üzerine yazayım dedim. Dindarlık polemiği bayadır dillere pelesenk oldu malim. Herkes dindar kesildi başımıza önünüze gelen herkes konuşuyor. Şahsi olarak üzerine konuşmaya veya yazmaya değer görmüyorum. Çünkü; Allah ile kul arasına kimse girmemeli. Hem girip de ne yapacaklar. Bunu da pek anlamış değilim. Komisyon mu? alacaklar olan görüşmelerde.

Size şu ara okuduğum kitap üzerinden bir şeyler söylemem faydalı olacaktır. Kartal İlçe Halk Kütüphanesi'ne bir süredir üyeyim. Kütüphane'nin raflarında her konuya ilişkin çeşitli kitaplar mevcut. Üye olup ücretsiz şekilde faydalanabiliyorsunuz. Kütüphane de gezinirken Malcolm X diye bir şahsiyetin otobiyografisini anlatan bir kitap rast geldi. Alıp elimde biraz evirip çevirdikten sonra kitabı alıp eve götürdüm. Sonra büyük bölümünü de okudum. Ne demek bu adam diye?

Açıkcası son zamanlarda okuduğum en vurucu kitaplardan biri oldu Malcolm X'in hayatı. 42 yıllık yaşantısına birçok şey sığdırmış. Okuldan sonra en iyi öğretici kurum hapishanelerdir gibi enteresan cümlelere yer vermiş konuşmalarında. Tavsiyem gereksiz bir sürü politik kitap okumak yerine bu gibi şahsiyetlerin otobiyografik romanlarını okumak daha faydalı olduğu kanaatindeyim.

Gazetelere bakıyorum ara ara. Hep aynı haberler. Can sıkıntısı oluşturabilecek bir yığın cinayet, ölümlü kaza, iç karartıcı haberler silsilesi. Hiç mi? güzel bir şey olmaz bu memlekette. Olur olur da. Pek fazla önemsemezler. Vaziyet bunu işaret ediyor.

Her gün biri ölüyor. Manşetlerde bir iki gün yer aldıktan sonra başka biri onun yerini alıyor. Televizyon kanalları evlilik programları ve dizilerle dolu. Hayatımız ekranlardan yönlendirilen bir hal almaya başladık.

Alayına yazılacak çok şey varda. Kendimizi yormaya değmez.

Arada olursa bende çiziktirmeye devam edeceğim köşemde.

Bakalım günler ne getirecek bizlere ve neler götürecek yaşanan olaylar ömrümüzden...