26 Şubat 2023 Pazar

Kahramanmaraş İkiz Depremi'nin 'Büyük Deprem' öncesinde hatırlattıkları nelerdir?


Kahramanmaraş İkiz Depremi (7.6 ve 7.7) büyüklüğündeki şiddetiyle hem ülke insanın ruhunda hem de ekonomisinde onarılması çok uzun sürecek bir yara açtığı gerçeği ile başbaşayız. Özellikle merkezi devlet yönetimi ile yerel belediyeler ve diğer bağlı kuruluşlar arasında yaşanan birtakım afet yönetim krizinin deprem sonrasının hemen ardından aşılmaması çok ciddi gündem yaratmıştı. 

Maraş depreminin bölgede bıraktığı yıkıcı etkiyle iletişim hatlarının bir kısmının kesilmesi, çalışmakta olan kısmına ise; aşırı yoğunlukta yüklenme nedeniyle operatör bağlantıları sağlanmasında problemler yaşanmıştı. Bunun yanı sıra deprem sonrasında gıda, barınma, sağlık v.s. temel insani ihtiyaçların karşılanmasında da -özellikle koordinasyon ve iletişim kaynaklı sıkıntılar oluşmuştu. 


Coğrafyamızda bilhassa depremlere gece yakalandığımız düşünüldüğünde; insanların uykuda ve savunmasız olması can kayıplarını artırmaktadır. Deprem konusunda uzman olan kişilerin görüşlerine göre ise; bilhassa zemin ve bina kaynaklı sorunların giderilmesi ile % 70 oranında can kayıplarını azaltmanın mümkün olduğu belirtilmektedir. 

06 Şubat 2023 tarihinde TSİ 04:17 ve 13:24'te gerçekleşen Maraş İkiz Depremi; doğrudan 11 ili, 2 ülkeyi ve 14 milyonluk bir nüfusu etkiledi. Yaklaşık olarak 550 kilometrelik olan Doğu Anadolu Fay Hattı, güney ucunda Ölüdeniz Fay Zonu'na uzanırken, kuzeyde ise; Kuzey Anadolu Fay Hattı ile birleşmektedir. Son deprem tam olarak Doğu Anadolu Fay Hattı üzerinde ikiz deprem olarak gerçekleşti. 

Uzmanlara göre depremin yıkıcılığını artıran temel sebepler:
- İvme değerleri büyüklüğü
- Sığ bir zeminde gerçekleşmesi iken,

Depremlerin yıkımı artıran diğer nedenler ise:
- Yumuşak katlara sahip olması, 
- Bina-zemin uyumsuzluğu,
- Kötü şehir planlaması.

Tarihsel olarak deprem gerçeğine 'Kuzey Anadolu Fay Hattı' özelinde baktığımızda; Arap Levhası'nın sıkıştırmasıyla Doğu-Batı yönünde kırılan bu kırık bir fay zonu olarak bulunmaktadır. Van Gölü'nden, Saros Körfezi'ne kadar uzanan 1100 kilometrelik hattı kesen bu zonda tarihte deprem gerçekleşmiştir. 

Türkiye'de meydana gelen 6.0 ve üzeri 'Büyük Depremler'in, büyüklükleri ve tarihleri

Kronolojik olarak bu depremleri sıralamamız gerekirse:
- 7.9 büyüklüğünde 1939 Erzincan Depremi
- 7.0 büyüklüğünde 1942 Erbaa Depremi
- 7.2 büyüklüğünde 1943 Tosya Depremi
- 7.2 büyüklüğünde 1944 Gerede Depremi
- 7.1  büyüklüğünde 1957 Abant Depremi
- 7.4 büyüklüğünde 1999 Gölcük Depremi
- 7.2 büyüklüğünde 1999 Düzce Depremi

'Kuzey Anadolu Fay Hattı'nda özellikle Marmara Bölgesi iç denizinde bu zon üzerinde kırılmamış bölümünde sismiş boşluklar var. Beklenen deprem, bu fon zon üzerindeki fay hatlarından beklenmektedir. Bu zon üzerinde tarihsel bir takım depremler olduğu ve bunların bir periyodik zaman aralığının bulunduğunu deprem uzmanları belirtmektedir. Fayların kırılmasının belli bir eşiğe ulaştığında kırıldığı hatırlandığında özellikle uzmanlar 2030 yılı ve sonrasında bir deprem olacağı gerçeği üzerinde düşüncelerini dile getirmektedirler. 


Deprem uzmanlarının minimum olarak 7.5 ve maksimim 7.6 olarak bir fay kırılması ile güç açığa çıkacağı hem fikrinde iken, bir kısmı ise; birden fazla ve çoklu deprem olacağını savunuyor. Marmara Bölgesinde 'Kuzey Anadolu Fay Hattı'na bağlı olarak oluşacak bir depremde başta Yalova ve Bursa illeri de ciddi olarak etkilenecektir. 

İvme büyüklüğü, fayın zemine olan uzaklığı, binaların yapısal olarak dayanıklılığı da en az depremin şiddeti kadar yıkıcılığı üzerinde belirleyici etkenlerin başında bulunmaktadır. Binaların yapısal sorunlarının yanında zemine uygun olarak yapılması ve depremin fay kırılma yönü olmak üzere iki başlıca sebep binaların ayakta kalıp kalmamasını belirlemektedir. 

16 milyonluk İstanbul'da Büyükşehir Belediyesi'nin raporlarına göre;
- %  8 oranında  91.081 adet Ağır Hasarlı Bina sayısı,
- % 15 oranında 167.116 adet Orta Hasarlı Bina sayısı,
- % 21 oranında 250.000 adet Toplamda Hasar Alacak Bina sayısı.


İstanbul ilinde toplamda 1 milyon 166 bina bulunmakta olup, Bu binaların % 73'nün 1999 Gölcük Depremi'nden önce yapıldığı raporda belirtilmektedir. İBB'nin raporuna göre beş binadan birinin en azından birinin 'orta hasar' alacağı yönündedir. Binaların yaşı bu rapora bakılarak değerlendirildiğinde 20 yaş üzeri bina sayısının il bazında 3/4 oranında olduğu görülmektedir. 

1999 senesinde 10 milyon civarında olan İstanbul nüfusu, 2023 itibariyle 16 milyonu aşmış bulunmuşken, şehrin nüfusunun azaltılması son derece önemlidir. Depremlerde bilhassa ilk saatlerin insan hayatı açısından kritik olduğu düşünülürse şehirdeki insan nüfusunun azaltılması gerektiği anlaşılacaktır. Beklenen bu 'Büyük Deprem'in bütün Marmara Bölgesi'ni etkileyeceği gerçeği karşısında en azından riskleri bina bazında kısa zaman içerisinde azaltmak mümkün gözükmese de insanların başka şehirlere gitmesi ile birtakım önlemler alınabilir. 


17 Ağustos 1999 Depremi'nden daha büyük bir depremin bizi beklediği gerçeği ortadadır. Deprem olgusuna karşı yaşadığımız acı deneyimlerle gerekli hazırlıkları yapmalıyız. 

Yazımı sonlandırırken; Kahramanmaraş İkiz Depremi'nde insanımızın yaşadığı acıyı ve sıkıntıyı görmüş bir insan olarak aynı acıların tekrarlanması için bilimin ışığında deprem gerçeğine uygun binaları tesis etmeli ve bilinçlenmeliyiz. Tarih tekerrür ederken, diğer şeylerinde aynı şekilde tekrar edeceği ortadadır. Umarım aynı acıların yaşanmaması için gerekenleri her alanda bir an önce yapma gayreti içinde oluruz. 

Deprem olduğunda; bir bilinmezlik karşısında bambaşka bir gerçeklik içinde kalacağız. Gerçekliğin adı deprem, bilinmezlik ise; sonrasında ne yaşayacağımızı bilmememiz olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yap: