28 Ocak 2024 Pazar

Jouhatsu: İnsan hatırlamadığı şeyle nasıl savaşabilir?

"Bazen deliliğim başlıyor. Uzağa, çok uzağa, kendimi unutacağım bir yere gitmek, unutulmak, kaybolmak, yok olmak istiyorum." Sâdık Hidâyet, Diri Gömülen, Yapı Kredi Yayınları, s. 16.

Koronavirüs salgını ve Japonya'nın evsiz nüfusu
Shir Lee Akazawa tarafından 'Net Cafe Refugees' adlı çalışması

Jouhatsu (terimi) Japonya'ya özgü bir kavram ve 1960'larda mutsuz evliliklerinden kurtulmak, resmi boşanma işlemlerinin ağır yükünden kurtulmak isteyen insanların kaybolmasını ifade eder.

Modern dünyamıza geldiğimizde ise; işler biraz değişiyor. Genel ancak resmi olmayan kayıtlara göre; Japon toplumunda her sene yaklaşık 100.000 kişinin kaybolduğu (jouhatsu) olduğu düşünülüyor. Açıkçası; bu noktada Joseph Hincks'in "Do Stressed-Out Japanese Really Stage Elaborate Disappearances? On the Trail of the Johatsu or 'Evaporated People' " yazısındaki "buharlaşma" kelimesini kullanmayı tercih ediyorum. Hincks, "Stresli Japonlar Gerçekten Ayrıntılı Kaybolmalar Sahneliyor mu? Johatsu'nun veya 'Buharlaşmış İnsanların' İzinde" yazısında temelde insanların bu kaybolma fikrine iten şeylerin sorusuna cevaplar arıyor. 

Japonya'da bu terim (jouhatsu) kaybolan 'buharlaşan insanlar' için yeni bir hayata başlamak anlamında kullanılıyor. Ancak Japonlar kendi aralarında jouhatsu'ya tercih eden insanları konuşmayı doğru bulmuyor ve bir tabu olarak sayıyorlar. (En azından okuduğum yazılardan ve izlediğim videolardan anladığım/gördüğüm kadarıyla böyle.)

Peki insanları Jouhatsu'ya iten sebeplerin başlıcaları nelerdir?

— Depresyon

— Bağımlılık

— Cinsel uygunsuzluk

— Sosyal izolasyon

— Aileiçi şiddet

— Kumar borçları

— Din kültleri ve tabular

— İş kayıpları

— Boşanma sorunları

— Sınav başarısızlıkları.

Japonya'dan dünyaya yayılan 'jouhatsu' kavramı başta ABD, Çin, Güney Kore, Birleşik Krallık (İngiltere) ve Almanya olmak üzere gelişmiş ülkeleri zorlayan sorunlardan biri olarak somut bir gerçeklik olarak devletlerin önünde duruyor. G7 ülkeleri aynı zamanda intihar oranları en yüksek olan ülkelerin başında gelmekte —bunun yanı sıra kaybolan insan sayısı ise; hiç azımsanmayacak kadar yüksek durumda.

'Jouhatsu' teriminin yanı sıra Japonya'da 'Karoshi' prevalansyon* oranı da çok yüksek. Yani aşırı çalışmaya bağlı olarak gelişen ani ölüm oranı. Kalp krizi ise; 'karoshi' indeksinde en yüksek hastalık sebebi olarak yerine halen korumakta.

İnsanlar yerleşik yaşamlarını hiçbir iz bırakmadan kasıtlı olarak terk etmesinin 'jouhatsu' kavramının oluşmasında toplumun veyahut devletin etkisi nedir? Ve bu durum diğer devlet/toplumlarda hangi boyuttadır? Sırf Japonlara özgü bir kavram olmasına rağmen 'jouhatsu' dünya ölçeğinde nasıl seyretmektedir?

Los Angeles'taki 'Skid Row' adlı kızak sırası
Başta ABD ve Kanada'da:

— Seattle'da Pioneer Meydanı,

— Portlan, Oregon'daki Eski Şehir Çin Mahallesi,

— Vancouver'daki Eatside Şehir Merkezi,

— Los Angeles'taki Skid Row,

— San Francisco, Bonfile Bölgesi ve Aşağı Manhattin Bowery'si,

— Downtown Austin'deki Sixth Street.

"Kızak sırası' ya da 'çadır kent' olarak anılan bu bölgeler şehirlerin fakir kesimlerinin tercih ederek şehir içindeki bazı mahalleleri (genellikle terk edilmiş ya da nüfus oranı düşük olan) kendi yaşam alanlarına çevirmeleri ile oluşmakta. ABD'de 'homeless*' kültürünü bir bakıma Japonya'daki 'jouhatsu' kavramına benzetebiliriz, diye düşünüyorum. Japonya'da ise; özellikle Tokyo'da San'ya ve Osaka'da Kamagasaki'deki mahalleler 'buharlaşan insanlar'ın yaşam alanları olarak hayatlarına devam etmekte oldukları yerlerdir.

The Vanished
'Kaybolanlar: Öyküler ve Fotoğraflarda
Japonya'nın Buharlaşan İnsanları' adlı eser

Léna Mauger (Yazar), Stéphane Remael (Fotoğrafçı)

'The Vanished' adlı eser ile bu insanların yaşamlarına dair hem hikayelerini okuyarak hem de fotoğrafları ile başka bir kesitten görmek ve kavramak mümkün. Ayrıca Japonya'da insanların kaybolmalarına yardımcı olmak için çıkartılmış özel eserlerde mevcuttur. 

Japon devleti 'buharlaşan insanlara' karşı nasıl bir tavır takınmakta, —yakını kaybolan insanlar neler yapmakta ve —yasal zeminde işler nasıl yürüyor?

— Hukuk davalarına yansımakta ve kişisel verilere ulaşılması devlet kontrolünde bulunmaktadır.

— Bir suç ya da kaza durumu olmadan kolluk (polis) olaya müdahil olmuyor.

— Gizlilik yasası nedeniyle kaybolan kişilerin aileleri (iletişim verilerine) yasal izin olmadan ulaşamıyor.

— Ağırlıklı olarak yakınları kaybolan ve onları bulmak isteyen insanlar özel dedektifler tutarak onları bulmaya çalışıyorlar.

— Maddi durumu izin vermeyen ancak yakınlarını bulmak isteyen aile yakınları ise; 'Japonya Kayıp Şahıslar Arama Destek Derneği'ne müracaat etmek durumundalar.

Mark Barrott'un yeni albümü 'Jouhatsu (蒸発)' için albüm videosu
Mark Barrott'un yeni albümü 'Jouhatsu' (蒸発) için albüm videosu, geleneksel ve çağdaş Japon kültürünün sesleri, görüntüleri, kokuları ve hisleri arasında 8 parçalık bir yolculuk.

Japonya'daki sert çalışma kültürü ve aile yaşamından uzak yaşamanın doğurduğu dinamiklerde insanları zorladığı kanaatindeyim. Hikikomori prevalansına* göre; insanlar sosyal geri çekilme ve toplumdan kendini izole ederek münzevi bir yaşam arayaşına girmek ihtiyacı hissediyorlar. Kimse bu insanları kayboldukları (buharlaştıkları) için suçlayamaz. Birde kaybolmak birçok açıdan külfetli bir iş (duygusal baskının dışında) aileleri ile ilişkilendirilebilecek borç ve özel ya da kamudan yansıyayabilecek yüksek maliyetlerden kurtulmak içinde 'jouhatsu' yapmayı tercih ediyorlar. Çünkü; 'jouhatsu' olduğu düşünülen bir insan yasal olarak ölmüş olmadığı için ondan doğabilecek bir yasal durumun yakınlarına yansıtabilmesi de yasalar nezdinde mümkün gözükmüyor.

*Homeless (Evsiz): Başta ABD'de ve diğer ülkelerde evsiz olan insanlar için kullanılan genel tabirdir.

*Prevalans (Uygunluk): Epidomolojik olarak belirli bir zaman diliminde çalışma kapsamında belirli bir yerdeki hastalık olgularının bütününün topluma olan oranı.

*Hikikomori Prevalansı: Şiddetli bir şekilde toplumdan sosyal geri çekilme ve izolasyon arayışıdır.

14 Ocak 2024 Pazar

Mandalina Bahçeleri / Mandariinid Tangerines

Yaşlı marangoz "Ivo" rolündeki Lembit Ulfsak

"Hangi taraftan olduklarının ne önemi var?
İkisini de aynı yere gömeceğiz."
"Ivo" rolündeki Lembit Ulfsak

Yönetmen | Senaryo: Zaza Urushadze
Yapım: Estonya | Gürcistan
Yılı: 2013

19. yüzyılın ortalarından itibaren Estonya köyleri Abhazya'da var olmaya başlamıştır. 1992 senesine gelindiğinde Gürcü - Abhazya savaşlarının başlaması üzerine Estonyalıların hayatı zor koşullar altında kalır. Bir kısmı anavatanlarına döner. Bu savaş sadece Gürcü ile Abhazya halkı arasında sürmez ve Çeçenlerin de dahil olması üzerine geride kalan Estonyalıları zor günler beklemektedir.

"Margus" rolünde Elmo Nüganen ve "Ivo" rolünde Lembit Ulfsak

Yaşlı marangoz "Ivo" ile mandalina toplayan "Margus" bir anda savaşın kapılarına kadar gelmesiyle istenmeyen bu durumla yüzyüze kalırlar.

Yaralı taraflardan Ahmed (Giorgi Nakhashidze) Çeçen kesimini, Nika (Mikhail Meskhi) ise Gürcü tarafını resmeder. Ve Ivo (Lembit Ulfsak) kendi evinde, arkadaşı Margus (Elmo Nüganen) ile yaralıları arkadaşı olan bir doktora haber göndererek çağırır ve tedavi ettirir.

"Ahmed" rolündeki Giorgi Nakhashidze
Film temelinde; ırkçılığa karşı insan kalabilmenin ne kadar önemli olduğu vurgusu üzerine inşa edilmiştir. Ahmed'in müslüman, Nika'nın hristiyan olması birbirlerini anlamalarına engel olamayacağını, bir insanın diğerini ne din ne de ırkçılık adına öldüremeyeceğini hikâye bağlamında işlemektedir.

İnsan kalabilmenin her şeyin üzerinde olduğunu anlatan, ırkçılık karşıtı çok özel bir film: "Mandalina Bahçeleri."

Ve bir seyirci olarak, yaşlı marangoz "İvo" rolündeki Lembit Ulfsak performansıyla filmi bambaşka bir seviyeye taşıdığını düşünüyorum.


Ve bir insan; insanlık adı altında işlenen bunca suça ve mandalinaların ayaklar altında ezildiği bir dünyayı nasıl tahammül edebilir! Bu sorulara filmin verdiği cevap çok basit ve insanca: "Irkçılık yapmayarak, öldürmeyerek, her şeye rağmen insan kalmaya devam etmeye çabalayarak!..."