30 Kasım 2012 Cuma

Ne Kadar Az Yaşamışız

Fırtınalı deniz ve lodos

Ne kadar az yaşamışız,
geçen onca yılı kendimize çok görerek,
fotoğraf albümlerinde anılar biriktirmişiz,
sevgilim,
benim nazlı goncam,
her ölen bizden bir parça taşır,

Sen ki: gözleri tavanda aynı noktaya
takılı kalmış aşık,
ne ararsın hep aynı yerde aşkı,

Masal olmuş ömrümüz,
kızım anlatır
benden sonraki çocuklara olanları,

Ah ulan ah,
anayı kızdan ayıran şu para değil mi?
gel de içme,
gel de yüreği rakıyla soğutma,

Susma öyle benim anam babam,
söv ulan anasına avradına dünyanın,

Belki rahatlarsın,
belki de teselli olur bu sözlerin
yalan dünyanın yalancı misafirlerine,

Unutma,
her yalan biraz daha-
yaşlandırmaya mahkum bizleri...

Kronometreye takılı kalmış-
bir yalnızlık çanı ömrümüz,
her dakika eksilmekteyiz şu menem hayattan,

Ne kadar çok zafer kazanmışız,
aslında her rekor yenisine gebeyken,

Zor olan ne biliyor musun? ikiz gözüm
sen onu,
oysa başka bir adamı,
o lanet adamsa
ikinizi birden umursamazken,
beklemek,
boş boşuna birbirinizi,

Yarabbi bu ne akıl almaz bir bilmece,
gel de sen çık bu işin içinden,

Herhangi bir araba gibi,
asfaltı olmayan tozlu yollarda-
tüketmek istiyorum tekerimi,

Yaşıyorsam eğer,
sanmayın bazı şeylerin hatırına,
gülüyorum bak işte,
sevdamızı yok sayan feleğin inadına...

17 Kasım 2012 Cumartesi

30 Olmadan Okunması Gerekenler


    'Divinecaroline.com' adlı site 30 yaşından önce okunması gereken 30 kitabı seçti.

Kütüphane

’Bin Dokuz Yüz Seksen Dört’ - George Orwell kitabında devlet - vatandaş ilişkisi ve uygulanan taktiklerin ele alındığı distopik bir dünya düzeni anlatılıyor. 1984, öngörüsüyle de edebiyat tarihinin en önemli kitapları arasında yer alıyor.

’Yüzüklerin Efendisi’ - J.R.R. Tolkien 20’nci yüzyılda yazılmış en iyi ve etkileyici kurgusal edebiyat örneklerinden biri olan ’Yüzüklerin Efendisi’

Tolkien’ın en ünlü eseri... Sinemaya da görkemli bir şekilde uyarlanan eser en büyük başyapıtlardan biri.

’Bülbülü Öldürmek’- Harper Lee Kitapta mahkeme tarafından ırza geçme suçuyla yargılanan siyah bir insanın savunmasını ve küçük bir kentte inanç ve vicdanla ilgili hükümlerin nasıl verildiği ele alınıyor.

’Çanlar Kimin İçin Çalıyor’ - Ernest Hemingway Kitapta, İspanya’daki iç savaç sırasında gerillalar arasında yer alan ABD’li bir profesörün savaşa bakışı ele alınıyor.

Savaş ve Barış’ - Lev Tolstoy Napolyon döneminde Rusya ve Fransa arasındaki savaş, saraydaki yaşam ve yaşadıkları değişimleri anlatıyor. tolstoy2un en bilinen eserlerinden.

’İnsan Hakları’ - Thomas Paine Paine, Edmunt Burke’ün ’Fransız Devrimi’ne
Karşı Tepkiler’ kitabına tepki olarak yazdığı kitap ’İnsan Hakları’ teriminin muhtemelen ilk kez kullanıldığı eser olarak biliniyor.

’Toplum Sözleşmesi’ - Jean Jacques Rousseau, kitabında bireyin özgürlüğünü zedelemeden ahlaksal erdemini yükseltecek bir toplum modelini öneriyor.

’Yüzyıllık Yalnızlık’ - Gabriel Garcia Marquez Nobel Ödülü alan kitapta Marquez, çocukluğunda kendisini etkileyen hayata dair herşeyi kültürel tarihle bir araya getirerek aktarmıştır.

Yazıldığı günden şu ana kadar tartışılmaya devam eden ’Türlerin Kökeni’, doğal hayata toplumun bakışını değiştirmesinde belirleyici bir faktör oldu.

’Siddhartha’ - Hermann Hesse Kitap, hayatta elde edilen tecrübelerinin önemini vurguluyor.

’The Wisdom of the Desert’

’Kıvılcım Anı’ - Malcolm Gladwell Gladwell, kitabında küçük bir düşüncenin, ya da üretim kavramının nasıl gelişerek büyük global-sosyal değişikliklere yol açtığını inceliyor.

’Söğüt Ağaçlarındaki Rüzgar’ - Kenneth Graham En başarılı çocuk kitaplarından birisi sayılan kitap hayatta küçük şeylerle memnun olmanın önemini serüvenli ve mistik öğelerle anlatıyor.

Askeri strateji konusundan yazılmış en eski kitaplardan biri olan eser aynı zamanda ekonomik ve genel strateji konusunda en iyi yazılmış kitaplardan birisi...

’David Copperfield’ - Charles Dickens Dickens, romanda 1800’lü yıllarda İngiltere’nin ekonomik ve sosyal durumunu samimi bir dille anlatmış...
’Four Quartets’ - T.S. Eliot

’Madde 22’ - Joseph Heller Heller’in başyapıtı olan kitap, bir savaş romanı ancak savaşın gereksizliği, savaş döneminde acımasızlaşan iktidarları gözler önüne seriyor.

’Muhteşem Gatsby’ - F.Scott Fitzgerald İlk basımı 1925’te yapılan kitapta yazar 1920’lerdeki ekonomik durumu ve Birinci Dünya Savaşı’nı konu almıştır.

’Çavdar Tarlasında Çocuklar’ - J.D. Salinger Basıldığı dönemde müstehcen içeriğiyle dikkat çeken ve ABD’de yasaklanan kitapta bir çocuğun okuldan atılmasıyla yaşadığı olaylar anlatılıyor.

’Suç ve Ceza’ - Fyodor Mihayloviç Dostoyevski Dostoyevski’nin yazdığı ikinci uzun roman olan kitap, çağdaşlaşma sürecindeki Rusya’yı ve öğrenci Raskalnikov’un yaşadıklarını anlatıyor. Sadece edebiyat tarihini değil, sinemayı, felsefeyi, popüler kültürü en fazla etkileyen eserlerden.

’Prens’ - Niccolo Machiavelli Rönesans dönemini etkileyen yapıt, yazarın politika hakkındaki incelemelerini içeriyor.

’Doğal Yaşam ve Başkaldırı’ - Henry David Thoreau Yazar, Walden Gölü kıyısına bir kulübe yaparak doğayı gözlemleyerek yaptığı incelemeleri, günlüğü kitaplaştırdı.

’Devlet’ - Platon Platon, eserinde ideal devletin nasıl olması gerektiği üzerine görüşlerini belirtiyor.

’Lolita’ - Vladimir Nabokov Romanda bir profesörün, ergenlik dönemindeki üvey kızına olan tutkusunu anlatıyor. Zamanında büyük tepki toplayan ve sansürlenen eser, Stanley Kubrick tarafından beyazperdeye de uyarlandı

’İş Bitirici’ David Allen İşletme danışmanı olan Allen, stressiz bir çalışma hayatının yolunu ve iş hayatında kişisel yaşamda verimliliğin artması için önerilerde bulunuyor.

’Dost Kazanma ve İnsanları Etkileme Sanatı’ - Dale Carneige İlk basımı 1937’de yapılan kitap, insanların kendilerini diğer insanlara sevdirebilmesi, fikir birliğine varma gibi konularda yol gösteriyor.

’Sineklerin Tanrısı’ - William Golding Nobel ödüllü William Golding’in romanında, insanın kökeninde olan vahşiliğe dikkat çekerek, ıssız bir adaya düşen gençlerin hikayesini anlatıyor.

’Gazap Üzümleri’ - John Steinbeck Eseriyle Pulitzer ödülü kazanan, Steinbeck romanında ABD’de yaşanan büyük bunalım dönemini anlatıyor. Kitap, sinemaya da John ford tarafından uyarlandı.

’Usta ile Margarita’ - Mihail Bulgakov Roman için 10 sene çalışmalarını sürdüren Bulgakov, fantastik bir kurguyla toplumsal eleştirilerini belirtmiş...

1 Kasım 2012 Perşembe

Atatürk ve Din -1922, 1923 ve 1925′te Söyledikleri



Atatürk ve bir din görevlisi

“Türk milleti daha dindar olmalıdır, yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır demek istiyorum. Dinime, bizzat hakikate nasıl inanıyorsam buna da öyle inanıyorum. Şuura aykırı, ilerlemeye mani hiçbir şey ihtiva etmiyor.”

” Bizi yanlış yola sevkeden soysuzlar bilirsiniz ki, çok kere din perdesine bürünmüşler, saf ve temiz halkımızı hep din kuralları sözleriyle aldata gelmişlerdir. Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz… Görürsünüz ki milleti mahveden, esir eden, harabeden fenalıklar hep din örtüsü altındaki küfür ve kötülükten gelmiştir.”

“Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla alakası olmadığını bildiriyor. Bazı kimseler zamanın yeniliklerine uymayı kafir olmak sanıyorlar. Asıl küfür onların bu zannıdır. Bu yanlış yorumu yapanların amacı, İslamların kafirlere esir olmasını istemek değil de nedir? Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, beyinledir.”

“Bizim dinimiz en makul ve en tabiî bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dinin tabiî olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uyması lâzımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur.”

“Bizim dinimiz, milletimize değersiz, miskin ve aşağı olmayı tavsiye etmez. Aksine Allah da, Peygamber de insanların ve milletlerin değer ve şerefini muhafaza etmelerini emrediyor.”

“Bilhassa bizim dinimiz için herkesin elinde bir ölçü vardır. Bu ölçü ile hangi şeyin bu dine uygun olup olmadığını kolayca takdir edebilirsiniz. Hangi şey ki akla, mantığa halkın menfaatine uygundur; biliniz ki o bizim dinimize de uygundur. Bir şey akıl ve mantığa, milletin menfaatine, İslamın menfaatine uygunsa kimseye sormayın. O şey dinidir. Eğer bizim dinimiz aklın mantığın uyduğu bir din olmasaydı mükemmel olmazdı, son din olmazdı.”

“Din vardır ve lazımdır. Temeli çok sağlam bir dinimiz var. Malzemesi iyi fakat bina, uzun asırlardır ihmale uğramış. Harçlar döküldükçe yeni harç yapıp binayı takviye etmek lüzumu hissedilmemiş. Aksine olarak birçok yabancı unsur, tefsirler, hurafeler, binayı daha fazla hırpalamış. Bugün bu binaya dokunulamaz, tamir de edilemez. Ancak zamanla çatlaklar derinleşecek ve sağlam temeller üstünde yeni bir bina kurmak lüzumu hasıl olacaktır…”

“Din, bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye muhalif değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor; kaste ve fiile dayanan taassupkar hareketlerden sakınıyoruz. Gericilere asla fırsat vermeyeceğiz…”

“Ey arkadaşlar! Tanrı birdir, büyüktür; tanrısal inanışların belirtilerine bakarak diyebiliriz ki, insanlar iki sınıfta, iki devirde mütalâa olunabilir. İlk devir insanlığın çocukluk ve gençlik devridir. İkinci devir, beşeriyetin erginlik ve olgunluk devridir.”

“İnsanlık birinci devirde tıpkı bir çocuk gibi, tıpkı bir genç gibi yakından ve maddi vasıtalarla kendisiyle meşgul olunmayı gerektirir. Allah, kullarının lazım olan olgunlaşma noktasına erişinceye kadar içlerinden vasıtalarla dahi kullariyle meşgul olmayı tanrılık özelliğinin gereklerinden saymıştır. Onlara Hazreti Adem Aleyhisselam’dan itibaren bilinen ve bilinmeyen sayısız denecek kadar çok nebiler, peygamberler ve elçiler göndermiştir. Fakat Peygamberimiz vasıtasiyle en son dini, medeni gerçekleri verdikten sonra artık insanlıkla aracı ile temasta bulunmağa lüzum görmemiştir. İnsanlığın kavrayış derecesi, aydınlanma ve olgunlaşması sayesinde her kulun doğrudan doğruya tanrısal düşüncelerle temas kabiliyetine eriştiğini kabul buyurmuştur ve bu sebepledir ki, Cenabı Peygamber, peygamberlerin sonuncusu olmuştur ve kitabı, en eksiksiz kitaptır.”

“Hz. Muhammed’i bana, cezbeye tutulmuş sönük bir derviş gibi tanıttırmak gayretine kapılan bu gibi cahil adamlar, onun yüksek şahsiyetini ve başarılarını asla kavrayamamışlardır. Anlamaktan da çok uzak görünüyorlar. Cezbeye tutulmuş bir derviş, Uhud Muharebesinde en büyük bir komutanın yapabileceği bir planı nasıl düşünür ve tatbik edebilir? Tarih, hakikatleri tahrif eden bir sanat değil, belirten bir ilim olmalıdır. Bu küçük harpte bile askerî dehâsı kadar siyasî görüşüyle de yükselen bir insanı, cezbeli bir derviş gibi tasvire yeltenen cahil serseriler, bizim tarih çalışmamıza katılamazlar. Hz. Muhammed bu harb sonunda çevresindekilerin direnmelerini yenerek ve kendisinin yaralı olmasına bakmayarak, galip düşmanı takibe kalkışmamış olsaydı, bugün yeryüzünde müslümanlık diye bir varlık görülemezdi.”

“Baylar ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensublar memleketi olamaz. En doğru ve en hakikî tarikat, medeniyet tarikatıdır.”

Kaynak Gösterme: Bu yazının tamamı http://www.anitkabir.org/ adresinden alıntılanmıştır.