30 Temmuz 2008 Çarşamba

Aziz Nesin: Birgün...


Aziz NESİN, yazar
Bir gün; bu memleketin yanağına öpücük, başucuna bir not bırakıp gideceğim.
“Öyle güzel uyuyordun ki uyandırmaya kıyamadım”
Aziz NESİN

20 Aralık 1915’te İstanbul’da doğdu. İki yıl Darüşşafaka Lisesi'nde öğrenim gördü. Kuleli Askeri Lisesi'ni bitirdi. Kara Harp Okulu ve Askeri Fen Okulu'ndan mezun oldu. Üsteğmen rütbesindeyken "görev ve yetkisini kötüye kullanmak" suçlamasıyla yargılanıp ordudan uzaklaştırıldı. Bir süre bakkallık yaptı. 

Ardından gazeteciliğe başladı. Yedigün, Karagöz ve Tan Gazetesi'nde çalıştı. Cumhuriyet adlı bir magazin dergisi yayınladı. Sabahattin Ali ile birlikte, Marko Paşa, Malum Paşa, Merhum Paşa, Alibaba mizah dergilerini çıkardı. 1951'de bir kitapçı dükkanı, ardından bir fotoğraf stüdyosu açtı. 1954'ten itibaren Akbaba mizah dergisinde takma isimlerle mizah öyküleri yazdı. 

Yazın yaşamı boyunda 100'ün üzerinde takma isim kullandı. Kemal Tahir'le birlikte Düşün Yayınevi’ni kurdu. Yeni Gazete, Akşam ve Tanin'de köşe yazıları yazdı. Yazarlığı, Öncü, Yeni Tanin ve "Ustura" isimli bir mizah eki de hazırladığı Günaydın gazetesinde sürdürdü. 1962'de 'Zübük' isimli mizah dergisini çıkardı. 1963'te yayınevinin yanmasının ardından sadece yazmaya başladı. 1972'de Çatalca'da kimsesiz çocukların eğitimini gerçekleştirmeyi amaçlayan Nesin Vakfı'nı kurdu. 

Kitaplarının tüm gelirini bu vakfa bağışladı. 1976-1980 arasında her dalda edebiyat ödülleri veren Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı'nı çıkardı. 1979'da seçildiği Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanlığı görevini yıllarca sürdürdü. Sadece Türk edebiyatının değil dünya mizah edebiyatının da sayılı isimleri arasında yer alan Aziz Nesin, düşünceleri ve yazıları nedeniyle siyasi iktidarlardan sürekli baskı gördü, tutuklandı, yargılandı, sürgün edildi, cezaevlerinde kaldı. 6 Temmuz 1995 tarihinde yaşamını yitirdi. 

Öykülerinde Türk toplumunu ayrıntılarıyla yansıtır. Anlatımında halk edebiyatının ana öğelerinden yararlanır. Yer yer masal temasıyla ve mizah aracılığıyla günlük olayları, toplumsal aksaklıkları eleştirir. Türk edebiyatında çağdaş mizah yazarlığı tekniklerini geliştiren, genç mizah yazarlarının doğmasına yolaçan yazardır.



ESERLERİ

ŞİİR:
Sondan Başa (1984)
Sevgiye On Ölüme Beş Kala (1986)
Kendini Yakalamak (1988)
Hoşçakalın (1990)
Sivas Acısı (1995)

KONUŞMALAR:
İnsanlar Konuşa Konuşa (1988)
Çuvala Doldurulmuş Kediler (1995)

HİKAYE:
Geriye Kalan (1948)
İt Kuyruğu (1955)
Yedek Parça (1955)
Fil Hamdi (1955)
Damda Deli Var (1956)
Koltuk (1957)
Kazan Töreni (1957)
Toros Canavarı (1957)
Deliler Boşandı (1957)
Mahallenin Kısmeti (1957)
Ölmüş Eşek (1957)
Hangi Parti Kazanacak (1957)
Havadan Sudan (1958)
Bay Düdük (1958)
Nazik Alet (1958)
Gıdıgıdı (1959)
Aferin (1959)
Kördöğüşü (1959)
Mahmut ile Nigar (1959)
Gözüne Gözlük (1960)
Ah Biz Eşekler (1960)
Yüz Liraya Bir Deli (1961)
Bir Koltuk Nasıl Devrilir (1961)
Biz Adam Olmayız (1962)
Sosyalizm Geliyor Savulun (1965)
İhtilali Nasıl Yaptık (1965)
Rıfat Bey Neden Kaşınıyor (1965)
Yeşil Renkli Namus gazı 81965)
Bülbül Yuvası Evler (1968)
Vatan Sağolsun (1968)
Yaşasın Memleket (1969)
Büyük Grev (1978)
Hayvan Deyip Geçme (1980)
70 Yaşım Merhaba (1984)
Kalpazanlık Bile Yapılamıyor (1984)
Maçinli Kız İçin Ev (1987)
Nah Kalkınırsın (1988)

ROMAN:
Kadın Olan Erkek (1955)
Gol Kralı Sait Hopsait (1957)
Erkek Sabahat (1957)
Saçkıran (1959)
Zübük (1961)
Şimdiki Çocuklar Harika (1967)
Tatlı Betüş (1974)
Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz (1977)
Surname (1976)
Tek Yol (1978)

ANILAR:
Bir Sürgünün Hatıraları (1957)
Böyle Gelmiş Böyle Gitmez (1. Bölüm 1966, 2. Bölüm 1976)
Poliste (1967)
Yokuşun Başı (1982)
Salkım Salkım Asılacak Adamlar (1987)
Rüyalarım Ziyan Olmasın (1990)

MASALLAR:
Memleketin Birinde (1987)
Hoptirinam (1960)
Uyusana Tosunum (1971)
Aziz Dededen
Masallar

TAŞLAMA:
Azizname (1970)

FIKRALAR:
Nutuk Makinası (1958)
Az Gittik Uz Gittik (1959)
Merhaba (1971)
Suçlanan ve Aklanan Yazılar (1982)
Ah Biz Ödlek Aydınlar (1985)
Korkudan Korkmak (1988)

GEZİ:
Duyduk Duymadık Demeyin (1976)
Dünya Kazan Ben Kepçe (1977)

OYUNLAR:
Biraz Gelir misiniz (1958)
Bir Şey Yap Met (1959)
Toros Canavarı (1963)
Düdükçülerle Fırçacıların Savaşı (1968)
Çiçu (1970)
Tut Elimden Rovni (1970)
Hadi Öldürsene Canikom (1970)
Beş Kısa
Oyun (1979)
Bütün Oyunları (Adam Yayınları)(1982)

ÖDÜLLERİ:
Üç
Karagöz Oyunu (1968) ile 6. Karacan Armağanı birinciliğini (1968)
Çiçu ile Türk Dil Kurumu 1970 Tiyatro Ödülü’nü
Altın Palmiye (İtalya 1956, 1957)
Altın Kirpi (Bulgaristan, 1966
)
Krokodil (Sovyetler Birliği, 1069)
Lotus Asya-Afrika Yazarlar Birliği Ödülü 1975
Bulgaristan Uluslararası Gülmece Kitapları Yarışması’nda Büyük Ödül 1977

10 Temmuz 2008 Perşembe

Atatürk, Din ve Din Adamları


Atatürk ve Din
Mustafa Kemal Atatürk'ün, namaz kılan yüksek rütbeli bir subayı ihbar eden milletvekilinin trenden indirilmesini istediği ortaya çıktı...

Atatürk, aynı milletvekilinin tekrar seçilmesini de engellemiş. Bu olayı aktaran Dumlupınar Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Sarıkoyuncu, Atatürk'ün, ihbar eden vekil hakkında, "Bu adam namaz kılmayı kendince suç görüyor." dediğini aktarıyor.

Bu konu hakkında dosyayı hazırlayan Prof. Dr. Ali Sarıkoyuncu, Atatürk'ün din ve lâiklik hakkındaki görüşlerinin 'en az bilinen ve en çok istismar edilen' yönü olduğunu söylüyor. Sarıkoyuncu, "Özellikle 'lâiklik' konusunda pek çok çalışma vardır. Fakat bunların çoğu incelendiğinde görülecektir ki, ya Atatürk'ün din ile ilgili sözlerini aktarmakla yetinilmiş ya da onun lâiklik anlayışında din ve din adamlarına yer verilmemiştir." değerlendirmesini yapıyor.

Atatürk'ün dini toplumsal hayattan çıkarmak ya da dinin özüne dokunmak gibi bir amacının olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Ali Sarıkoyuncu, Mustafa Kemal'in hurafelere ve din istismarına karşı olduğunu şu sözlerle anlatıyor: "Bu da din düşmanlığı değildir; gerçek dindarlıktır. Bu sebeple lâiklik asla dinsizlik olmadığı gibi, Atatürk de dinsiz değildir."

Yazıda Atatürk'ün din adamlarına ve dinî gereklerini yerine getirenlere karşı son derece saygılı olduğu yaşanmış bir örnekle anlatılıyor. Prof. Dr. Sarıkoyuncu'nun anlattığına göre olay şöyle gerçekleşiyor: Atatürk, 1930 yılında Fevzi Çakmak'la birlikte trenle yurt gezisine çıkar. Kompartımanında ülke sorunlarını konuşurlarken bir milletvekili içeri girip, Atatürk'ün kulağına bir şeyler söyler. Atatürk'ün kaşları çatılır, Fevzi Paşa'ya dönerek, "Paşam, lütfen beni takip ediniz, arkadaşlar bir haber getirdi, inceleyelim." der. Hep birlikte diğer vagona geçtiklerinde yüksek rütbeli bir subayın kanepe üzerinde namaz kıldığını görürler. Atatürk, mareşale dönerek şöyle der: "Paşam, bu adamın (gammazcıyı işaret ediyor) biraz evvel kulağıma gizli bir şeyler söylediğini gördünüz. Bu adam muhafız kıtasına mensup yüksek rütbeli bir subayın namaz kıldığını gammazladı. Bu adam namaz kılmayı kendi aklınca suç görüyor. Durumu size göstermek için buraya kadar zahmet ettim." Atatürk ilk istasyonda milletvekilini trenden indirir ve gelecek dönem milletvekili seçilmesini de engeller.

Bugün hala Atatürk'ü cumhuriyet ve laiklik üzerinden karalamaya çalışanlara bu büyük bir cevaptır. Geleceği görebilen ve ona göre büyük devrimler yapan ulu önderimiz hakkında çok yönlülüğü ile ilgili ortaya çıkmayan öğrenmemiz gereken mühim olaylar var tarih sayfalarında. Ama nedense bazı çevreler bu gerçeklerin ortaya çıkmasını istemiyor. Çünkü kendi çıkarları ile bu gerçekler büyük çelişki içinde...