Akşam çökünce şehrin üstüne başka bir yüzünü gösterir insana. Hüzünbaz duygular sizi esir alır bazen düşüncelere dalıp gitmek isterseniz o an. Bazense o anı adrenalin ile yaşamak geçer aklınızdan.
Ne hüzünbaz duygulara, ne de anın gevrek tadını çıkarmak geçiyordun içinizden. Garipçe bakarsanız aynadaki yüzünüze. Susmakla konuşmak arasında kalmak gibidir bu haliniz. Bu akşamki halim aynı böyleydi.
Gece tüm ihtişamıyla aydınlanırken Levent Ataman’ın Beylerbeyi’ndeki konağında ise; masanın etrafında ilk defa şirket genel müdürlerinden sonra yakın korumalarından biri oturuyordu.
Gülşen hanım personelin aile yemeklerinde hele ki: ailevi konuların konuşulduğu akşam yemeklerine davet edilmesini, masada bulunmalarından hiçbir zaman hazzetmiyordu. (istemiyordu)
Bora başka bir işinin olduğunu söylemesine ve istemeyerek de olsa patronun emri vaki ise karışık ricasını kabul etmek (durumunda) zorunda kalmıştı.
Konağa geldiğinde kapıyı konağın 20 yıllık emektarı hizmetçi Zeynep hanım açtı. Buyrun diyerek içeri davet etti.
Salondaki büyük masa akşam
yemeği için hazırlanmıştı. Yalnız sofra yolcularını bekleyen bir durak kadar
sakin ve tek başınaydı. Masa başında hiç kimse yoktu. Üç hizmetçi ve Zeynep
hanım sofra da her şeyin eksiksiz olması için mutfak ile yemek masası arasında
koşturup duruyorlardı. (mekik dokuyorlardı)
Evine ekmek parasını götürebilmek
için cüzi bir paraya çalışmak zorunda olan, burjuvaların gözünde sıradan
insanlardan sayılan biriydi Zeynep Hanım.
Locadaki bir saatlik eğlence
de Levent Bey onun bir aylık maaşını biraz önce hiç düşünmeden
vermişti.(harcamıştı) Oysa bu insanlar yarını faturalarla boğuşarak kazanmaya
çalışıyordu.
Yaşamak öyle bir şey ki…
diye aklımdan anlık bir düşünce ani bir kalp krizi gibi gelip geçti.(gitti) Bir
yıldızın ömrünü tamamlayarak kayması ile aynı hızdaydı neredeyse.
Evin hanımı, Levent Bey’in
korkulu rüyası, Gülşen hanım kuğuyu andıran asil yürüyüşü ile iki taraftan
salona inen merdivenlerden aheste bir şekilde aşağı indi.
Kendisi ile tam
selamlaşmıştı ki: o anda merdiven başında Levent Bey ile Gülşen Hanımın biricik
kızları İdil o hoş güzelliği ile göründü. Hemen arkasından Barış Beyde masadaki
yerini almak için kapıdan girdi. İdil Hanım aşağı inip benimle ile
selamlaştıktan sonra ev sahibi Levent Beyin masadaki yerini alması ile böylece
sofra başına geçmiş olduk.
Sofra da her şey tam olmasına rağmen eksiklikler burjuva gözü ile bakıldığında bir bir nasıl ortaya çıkarılıyor onu bu akşam öğrenmiş oldum. Ataman Ailesi sayesinde.
Ordövr tabağı yerine servis tabağı yanlışlıkla önüme konulmuştu. Ben hayatında şimdiye kadar üç tabak üstünde yemek yememiş bir adam olduğum için İdil Hanım tarafından bu durum hemen düzeltildi. Emektar Zeynep Hanıma bu yüzden Gülşen Hanım tarafından küçük bir uyarı yapıldı.
Sanki: hayatlarında bir tek
eksik buymuş gibi davranmaları, hatanın sadece bu tabağın yanlış olmasında aranması
beni şaşırtmıştı. Tabii ses çıkarmayarak olanı biteni tribünden maçı izleyen
bir seyirciyi gibi izledim sadece.
Bu akşam ki: muhabbet konusu
belliydi. Zat-ı şahaneleri bendeniz.
Levent Bey yere göğe
sığdıramadı o akşam beni. Olanları ballandıra ballandıra anlattı. Konuşma
arasında eşi, kızı ve oğlu bir borcu ödermiş gibi yapmacık tavırlarla
“Minnettarız. Ne yapsak yaptıklarınızı ödeyemeyiz. Babamızın yanında sizin gibi
birinin olması içimizi rahatlatıyor. Eşim bundan sonra size emanet gibi sözler.”
Hava da uçuştu. Ayrıca maaşıma ek olarak bu ay iki maaş ikramiye alacağımı
söyledi Levent Bey. Ben kendilerine maaşımın kafi olduğunu, bunun görevim olduğunu
söylememe rağmen ikna edemedim kendisini. Zora ki: alacaktık iki maaş
ikramiyeyi.
Onlar benden habersiz, ben
kendilerini onlardan daha iyi tanıyan bir yabancı olarak oturmuştum masaya.
Biraz kendinden bahset bize derken, aslında ne çok anlatacak şeyim vardı
onlara. Ama tüm gerçeklerin sessiz kaldığı gibi sadece zoraki bir tebessümle
eşlik ettim bu duruma.
Ana yemek masaya servis edilinceye dek kısa ve tatmin edici cümleler kurdum. Akşam yemeğine gölge düşürmeyecek, ortamınsa yapmacık zarafetine uyacak klişe cevaplar verdim. Zaten istedikleri de buydu benden.
Ziyadesiyle göz dolduran, kaslı vücudu olan ve sivri akıllı bir adam imajı çizdim kafalarında. Böylece ileriye dönük planlarımı hayata geçirinceye dek yanı başlarında olabilecek, kendilerinden bile önce en güvendikleri kişi böylece ben olacaktım kısa zamanda…
Tehlikenin en yakınlarında olduğu düşünülürse haberleri bile yoktu hiçbirinin olacaklardan…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yap: