7 Temmuz 2022 Perşembe

15 . Gölge Oyunları

   

    İlkbahar yüzünü göstermeye, gölgeler tekrar insan ve binaların arkasında sahne almaya çalışan oyuncular gibi yerlerini buluyordu. Günler kısalırken, geceler uzamaya başlıyordu yavaş yavaş.

    Ataman Holdingde ise; her şey yolunda gidiyordu. Devlet memurlarının klasik iş hayatına benzer bir konsept içinde aynı sıradan çekişmelerle çalışıyordu personel. Levent Bey ise; her ay yaptığı personelin motivasyonunu ve performansını artırmak için rutin bir toplantı da konuşma yapacaktı. Yeniler hariç bütün personel hemen hemen ne söyleyeceğini biliyordu. Toplantıların tek farkı: başka bir pozisyona atanan personellere Levent Bey tarafından bizzat söylenmesi ve tebrik edilmesiydi. Heyecanlı kısmı buydu ve herkes bunu bekliyordu her ay.

    Personelle konferans salonunda toplantı yapmak, sorunları konuşmak ve özverili çalışan kişileri yükseltme fikri Gülşen Hanımın fikriydi. Levent Bey bu tip işlerle uğraşmak istememesine rağmen genel müdürün yakınmalarına da çözüm olabilmesi için her ay bu ritüeli tekrarlıyordu. İstatistiklere göre yüzde 40 oranında canlanma söz konusuydu. Personel aynı maaşı almasına rağmen daha fazla çalışıyordu. Ufak da olsa küçük bir unvan ve koltuk adına hırslanıyordu. Tabii bu zaman zaman şirkette tartışmalara da neden oluyordu. Fakat genel müdür memnun olduğunu Levent Bey'e ilettiği sürece sorun yoktu şirket çalışanları için.

    Bora ilk deneyimi olmasına rağmen çok çabuk adapte olmuştu şirkete. Yapacağı şeyleri hayata geçirmek için herkesle iyi arkadaş ve çalışanlarını gönüllerini daha ilk haftadan kazanmayı başarmıştı.

    Levent Beyin yakın koruması olması nedeni ile herkes ona yağ çekiyor. Müsait olup olmadığını, heyheyleri üstünde mi? Yoksa keyfi yerinde mi? gibi sorular sorup Bora'dan aldıkları yanıta göre odasına girmeyi ve isteklerini sıralamaya cesaret ediyordu.

    Çalışanlar Levent Bey'i asabi ve gayet rahat tavırları yüzünden sevmiyorlardı. Personelini umursamıyordu pek. Bunu aylık toplantılarında önemli soruları geçiştirmeye, sabahları birine bile “günaydın” demeden her gün protokolü geçiştirir gibi çalışıyordu.

    Hakkında pek iyi şeylerde söylemiyordu. Gece hayatına ve bayanlara düşkünlüğü herkesin dilindeydi. Bazı handikaplar atlatmasına, eşiyle ayrılmasına bile yol açacak kaçamaklarına ara vermeden devam ediyordu. Sıkıntılı durumlar söz konusu olduğunda hatırı sayılı dostlar vasıtasıyla  meseleler kolayca kapatılıyor. Levent Ataman elindeki gücü yaramaz bir çocuk gibi istediği gibi kullanıyordu. Ailesini bile umursamadığını tavırlarına zaman zaman yansıyor. Bazense açık şekilde belli ediyordu etrafındakilere.

    Bora yapacaklarını hemen hayata geçirmenin pek sağlıklı olmayacağını, Levent Bey'in tanınan biri olmasını da göz önüne alarak bir süre bekleyip kendisi hakkında bilgi toplamayı ve onun yakın koruması olarak yakinen tanımanın ve güvenini kazanmanın daha iyi olacağına kanaat getirdi.

    O gün her şey rutin ve sıradan geçti. Aylık toplantı nedeni ile personelle iş yerinin konferans salonunda konuşmasını yaptı.

    Görevde yükselen kişiler sırasıyla tebrik edildi. Yeni görev yerlerinde başarılar dileyip, şirketin kendilerinden daha çok şey beklediğini gibi klasik şeyler söyledi Levent Bey.

    Şoförü arabayı şirketin patron için ayırdığı kapıdan giriş yapıp, özel otoparktaki yerindeki Mercedes marka kurşunlara karşı özel yapılmış yüksek güvenlikli aracın gelmesi ile yine arabaya sağ kapıdan bindi.

    Yakın korumaya tahsis edilen Chevrolet marka arabaya binip kulübe kadar Mercedes'i takip etti Bora.

    Bir ara yol üzerinde araba durdu. Yaklaşık beş dakika süren bekleyiş esnasında Bora arabadan inerek omuzlarından koltuk altına doğru sallanan iki silahının emniyetini açıp şarjörlerini sırasıyla kontrol etti. Daha sonra arabanın devam etmesi ile o da arabasına geçip takibe devam etti.

    Kulübe vardıklarında Levent Bey locadaki yerini almak üzere arabadan indi. Bora, Mercedes'in kendisine tahsis edilen aracın yanına çekilmesini söyleyerek arabanın anahtarını valeye teslim edip Levent Bey'in arkasından içeriye geçti.

    Levent Bey masadaki yerine geçtikten sonra telefonunu eline alıp birini aradı ve telefonunu yeni kapatmıştı ki: biri 25 yaşlarında, diğeri 30'lu yaşlarda iki bayan masaya oturdu.

    Rahat tavırları ile her zaman geldiği ve kızlarla da önceden tanıştığı belli olan Levent Bey bayanlara klas bir şekilde “Merhaba. Hoş geldiniz?” dedi.

    Ardından eliyle bana yanındaki sandalyeyi göstererek oturmamı işaret etti. Garsona içki için her zamankinden der gibi bir el hareketi yaptı.

    Masa çok kısa bir süre de donatılmış. İçkiler bayanlar tarafından yudumlanmaya başlanmıştı. Bana da tüm ısrarına rağmen koyduğu bir bardak sek viski olduğu yerde duruyordu.

    Alkolle aramın olmadığını, şuan görev başımda olduğumu  söylememe rağmen Levent Bey:

    - Bir bardak viskiden bir şey olmaz. Hem ben müsaade ediyorum. İçebilirsin. deyip bir süre sonra ısrarından vazgeçip bayanlarla kaldığı muhabbete kaldığı yerden devam etti.

    Sohbet masada böyle devam ederken karşı locada balkondaki masanın bir anda boşaldığını perde arkasında bir adamın elinde bir aleti başka bir parça ile birleştirdiğini gördüm. Muhtemelen bir suikast girişimi olduğu anlık olarak kafamdan geçti. Loca altındaki yeri kontrol ettiğimde masaların çoğunun boş olduğunu fark ettim.

    Levent Beyin kulağına eğilip, canını sıkmamaya çalışarak:

    - Tam emin olmamakla beraber karşı locadaki adamların hepsi içeri çekildi. Perde arkasında bir adam var ona sakın bakmayın. Masadan tek başınıza kalkıp duvarın arkasına geçin. Ama yavaş davranın. Hızlı kalktığınızı görürse buraya ateş etme ihtimali olabilir efendim. dedim.

    Ne dediğimi gayet açık şekilde kavradığını, bayanlardan müsaade isteyip yerinden kalkarak gösterdi. Telefonunu kulağına götürüp kapıdan içeriye girdi.

     Bende masanın altına eğilip silahlarımın emniyetlerini açtım. Adamın uzun namlulu silahı içerideki düzeneğe kurduğunu perdenin havalanması ile gördüm. Ateş edip etmemekte tereddütte kaldıktan sonra bu karardan vazgeçip içeriye doğru duvarın dibinde bekleyen Levent Beyin yanına geçtim.

    Alnındaki soğuk teri elinin tersi ile silen Levent Bey, telaşlı bir şekilde şimdi ne yapacağız. Arabaya doğru geçene kadar Selahattin'in adamları beni indirir gibi sözler sarf edip duruyordu telaşla.

    Sakin olmasını söyleyip, garsonlardan birini yanıma çağırdım. Mutfak bölümüne geçtiğimizde garsonun eline bir miktar para sıkıştırıp, garsonların giydiği elbiselerden acele bir tane bulup getirmesini söyledim. Garson biraz sonra elinde bir siyah pantolon, gömlek, kravat ve önlükle çıkıp gelmişti.

    Mutfakta çalışanların üstünü değiştirdiği kabinlerden birine Levent Bey'in üstünü değiştirmesi için elbiseleri verip, benim kapıda beklediğimi söyleyerek acele etmesini söyledim.

    Levent Bey üstünü değiştirmişti. Elinde tuttuğu elbiseleri alıp mutfaktaki büyük çöp tenekesine doğru attım. 

    Her şeyin yolunda gittiğini düşündüğünüz ve keyfinizin tıkırında olduğu zamanlarınız olur hani. İşte Levent Bey’inde o günleri yaşadığı tatlı günlerdi kulübe gelip gittiği zamanlar. Yakın koruması olan ben, teğmenliğe başlamadan istifa etmiş sağlam bir adamdım ona göre. Yeni sevgilisi şu spor salonlarına takılan 30’lu yaşlarında güzel bir kadındı. Bazen karısından ve genç sevgilisinden bıktığında kendini buralara atıyordu soluk alabilmek için

    Eşinin Gülşen hanımında bu durumdan haberi vardı. Görmezden geliyordu. Durumdan haberi olduğunu, salonda Levent Bey iş raporlarını okurken aralarındaki muhabbette  “Magazine düşme de nasıl istiyorsan öyle davranabilirsin. Ailemizi rezil etme yeterli!...” diyerek söylemişti aniden. Kendisi ise; karşılık vermeyerek dikkatli olacağını sessizce onaylamıştı.

    Yaz ayı geliyordu. Yeni aldığı yarım milyonluk gemisi ile Ege kıyılarında küçük bir kaçamak için denize açılacaktı. Bunları hayal ederken hemen yanı başındaki tehlikeden hem de en yakınındaki tehlikeden haberi bile yoktu.

    Eğer bu akşam ki: olaya müdahale etmeseydim. Çoktan yarın ki: gazetelerin manşeti belli olmuş olacaktı.

    Kulübün balkonlarından oluşan locadan aşağı inip, arka kapıdan arabasına ulaşan Levent Bey alnındaki soğuk terleri şoförün uzattığı peçete ile sildi. Rahat bir nefes alabilmek için gömleğinin ilk düğmesini çözüp kravatı gevşetti.

    O kadar çok şey düşünüyordu ki. Suikast girişimine karşılık vermesinden, yakın korumasının mükafatlandırmasına, eşine bu konu hakkında bahsedip bahsetmemesinden, üye olduğu bazı örgütlerden yardım isteyip istememesi gibi bir sürü zor soru cevap bekliyordu. Kafasının içi savaş alanı gibiydi.

    Kendisini bekleyen asıl sınavdan habersiz o güne kadar etrafındaki diğer yakın düşmanları temizlemesi gerektiğini düşünüyordu içten içe... En yakınındaki düşmanındansa haberi bile yoktu. Yani benden!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yap: