22 Nisan 2023 Cumartesi

Duvar


Bu çağın insanı, en çokta ölüm kavramını çabucak soyutsal bir şekilde kavrayışı ile beni şaşırtmıştır. Ölü başında ilk günlerde tutulan matem, aradan geçen kısa günlerde sis bulutu misali dağılmaya başlar. Sanki; ölenin bunu yaparak, tabiata bir açıdan da uygun düşen yokluğu, diğerlerine miras, veraset gibi tonla devlet dairelerinde yapılması gereken bir tomar iş bırakmasına rağmen yadsınmıyordu.

Bayan Rozerio, evinin verandasında oturduğu tekerlekli sandalyesinden, bahçesindeki gündüzsefalarına baktı. Sonra içini çekerek, "Ah Louis dayı, çok erken gittin. Öyle pek bir şey de bırakmadın arkanda..." birkaç cümleyi ağzının içinde geveledi.

Daha gençti. Kısa, kızıla çalan saçları rüzgârda eski ahengiyle savrulmasa da beyaz ellerinde hâlâ gençliğinin ateşi yanıyordu. Kocası olacak olan adam ise; her sabahki omlet, kahve ve ekmek kızartmalarını hazırlamakla meşguldü.

Ve içeriye doğru seslendi:
"Fernando, buraya gel!"

Bayan Rozerio'nin sesi tek kelimelik yüklemin sesli harfinde tizleşti. Fernando'nun karısında en tahammül edemediği şey bu sesindeki yatak çarşafı gibi cırtlayan sesli harflerdi. Elinde kahvesi ile verandaya çıktı, Fernando.

Telaşsız bir şekilde karısına: "Ne var yine, Louis dayının mirasını soracaksan yarın ilgileneceğim. Avukat Bay Retford ile görüştüm. Aceleci olma bu kadar tatlım."

Fernando, karısı Bayan Rozerio'yi sevmezdi. Konuşurken onca cümle sonuna eklenen "tatlım" sözcüğü havayı yumuşatmaya, insanların yanında ya da baş başa iken evliliğin tekerini döndürmeye yarayan bir manivela işi görüyordu. Bayan Rozerio'nin yüzü yumuşak olmasına rağmen çekilmez bir kadın olduğunu onu tanıyan herkes bilirdi.

Nasıl olmuştu da bu tekerlekli sandalyeye mahkum olmuştu. Ailesi ve yakın çevresi dışında bu olayın aslını astarını pek bilen yoktu. Etrafta konuşulan ise; Bayan Rozerio daha genç bir kızken, oğlanın biriyle fingirderken bir duvar üstünden düştüğü ve omuriliğine ciddi zarar verdiğiydi. Bu adam Fernando muydu, onunla bu sebeple mi evlenmişti, orasını pek bilen yoktu.

Okumayı seven bir kadındı, Bayan Rozerio. Saatlerini hava açık ise; verandasında okuyarak geçirirdi. Yağmurlu günlerde şömineye yakın pencere kenarında aile albümünün hem tozunu alıp, hem düzenlemekle meşguldü. Fernando, kendi halinde, kaba saba bir adamdı. Ancak Bayan Rozerio'nin en uzak akrabalarına kadar tanımıştı, artık.

İlk çocukları düşük olmuştu. Bu çocuk için hayatını riske attığını, doktor Aragon defaatle söylemişti. Ancak inadı inat bir kadındı. Sözlerini her zaman müphem karşılanması için elinden geleni yapıyordu.

Ve doğum sancıları hergeçen gün arttı. Derken bir gece ansızın gelmeye kalktı, bebek. Daha gününe vardı halbuki.

Bayan Rozerio, doğum sırasında vefat etti. Bebek ise; yaşıyordu.

Fernando, küçük kıza Mathilda adını verdi. Eline aldığında bebeğe bakarken, dudaklarından şu sözler döküldü: "Bir duvardan düşmenin bedeli bu kadar ağır olmamalı..."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yap: