20 Ağustos 2006 Pazar

Bursa Nutku'nun Düşündürdükleri Üzerine

Bursa Ulu camiinde toplanan birtakım kişiler Türkçe ezan okunmasına karşı ayaklanma girişiminde bulunurlar. Atatürk bunun üzerine Bursa'ya gider. Neticede olay kolluk güçlerince bastırılmıştır. Bir köşkte Atatürk akşam yemeği yerken gençlerden birisi ayaklanmayla ilgili olarak şu sözleri söyler: "Bursa gençliği olayı hemen bastıracaktı, fakat zabıtaya ve adliyeye olan güveninden ötürü..." derken Atatürk konuşan gencin sözünü uygun bir biçimde keserek araya girer. Ve tarihe geçen Bursa Nutku'nu söyler karşısındaki gence.

Mustafa Kemal ATATÜRK


O nutukta Mustafa Kemal ATATÜRK, gençliği şu nasihatte bulunur: 

"Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu: "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla, nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.


Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç "Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir." diye düşünecek, ama hiçbir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek: "Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım" diyecek.


Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlite bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki "Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.

İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği budur."


Atatürk bu konuşmayı 5 Şubat 1933 tarihinde Bursa'da yaptı. O zamandan bu zamana Türkiye'de çok şey değişti. Bursa Nutku ile ilgili faili meçhul bir suikastta kurban giden Prof.Dr.Ahmet Taner KIŞLALI: "Kemalizm, Laiklik ve Demokrasi" isimli kitabında: "Tarihte bu sözleri söyleyebilen bir başka devrimci çıkmış mıdır? Başında bulunduğu devletin bile 'zaaf' içinde olabileceğini düşünen, geleceğin siyasal iktidarlarından kuşkulanılabilen, ama gençliğe böylesine 'sınırsız' bir güven besleyen, böylesine 'açık çek' veren, gençliği böylesine 'son çare' olarak gören bir devrimci yoktur. Ve Atatürk, hem gelecek iktidarlar hem de gençlik konusunda yanılmamıştır." demiştir.


Bursa Nutku'nun 
Düşündürdükleri Üzerine:

Bugüne baktığımızda Atatürk'ün endişe ettiği bütün hususlar birer birer ortaya çıkmış ve hepsi gerçekleşmiştir. Ülke toprakları TBMM'de yapılan yasal düzenlemelerle -özellikle Ege ile Akdeniz bölgeleri yabancılara alenen peşkeş çekilmektedir. Başta eğitimde olmak üzere -devletin gelecekle ilgili hayati önem taşıyan tüm organlarında önce kendi yandaşlarına sonra yabancılara el altından pazarlamaktadırlar. Hem de babaların malıymış gibi... 
 
Yalnız unutulmasın ki: bu ülke parçalanırsa, bir tek bu milletin genel şerefi değil, aynı zamanda iktidar sahiplerinin şahsi menfaat ve çıkarları da ayaklar altına düşecektir. İşte o zaman Padişah Vahdettin gibi kaçmaktan başka çareleri kalmayacaktır. Maalesef o gün geldiğinde tek çare olarak ülkeyi kurtarmak için ordu içerisinde yine Türk Gençliği'ne ihtiyaç duyulacaktır. Umarım o hale düşmeden milletin iradesini temsil eden iktidar sahipleri yanlışlarını fark ederler. Üzerlerine düşen vazifelerini kendilerine yakışan şekilde yaparlar. Eğer ki: yapmazlarsa-
 
Artık bu milleti kendi kafalarına göre yönetmeye ve keyfi şekilde davranmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Vatanı bu şekilde yönetenler milletin başına birer bela olmuşlardır. Milletin artık bela çekmeye ne sabrı ne de vakti kalmıştır.

1 yorum:

  1. bu soylev'i gençleri anarşizm'e yöneltiyor diyerek bi çok yerde yayınlamazlar okulda öğretmezler... ataturk'un geleceği nasıl gördüğünün kanıtıdır. aslında bakılırsa gençliğe hitabe'den pek bi farkı yok...

    YanıtlaSil

Yorum yap: